Blog

  • Yaz Kızım: 24 Günde 356 Commit – Cursor ile Kodlama Deneyimim

    Geçtiğimiz günlerde “Yapay Zekada Bu Hafta” programında Timur Akkurt’un Cursor için yaptığı “yaz kızım” esprisi, tam olarak hissettiklerimi özetliyor.

    Tanışma: Zorunluluktan Doğan Değişim

    Cursor ile ilk commitimi atmamın üzerinden 24 gün geçti ve toplamda 356 commit biriktirmişim. Cursor’la tanışmam aslında biraz zorunluluktan oldu. İlk kez Selman Kahya’nın canlı yayınında isometrik bir oyun geliştirirken görmüştüm. O sırada detaylı bakmadım ama aklımın bir köşesinde kaldı.

    Prompt: Sin City style, comic book black and white inked illustration of a developer watching a live code stream on a laptop, isometric game preview on screen, minimalist setup, cinematic wide shot, high contrast lighting, anonymous figure, square jaw silhouette

    Kısa süre sonra, uzun zamandır kullandığım ve destek ekibinden memnun olmadığım e-ticaret altyapı sağlayıcı firmada bardağı taşıran birkaç olay yaşadım. Sonunda altyapıyı değiştirmeye karar verdim. Shopify’a da bakıyordum ama sezon başında köklü bir geçiş yapmak gerçekçi değildi. Mantıklı davranıp, sezon sonunda bu işi halletmeye karar vermiştim. Ancak üst üste bir iki olumsuz deneyim yaşayınca, sabrım taştı.

    “En basit problemimi bile 10 günde çözemeyen bir destek ortamında, ben kendi altyapımı kendim yazarım.”

    Kodun Başına Dönüş ve Cursor’la İlk Temas

    Daha önce Laravel ile birkaç proje geliştirmiştim. Şirketimin üretim takip sistemini de Laravel ile yazmıştım. Uzun zamandır ise sadece mevcut sistemleri ayakta tutacak kadar kod yazıyordum. Şimdi sıfırdan ve zaman baskısı altında bir projeye başlıyordum. AI tabanlı araçları farklı alanlarda takip ettiğim için kod tarafında işimi kolaylaştıracak bir şey aradım ve Cursor’u denemeye karar verdim.

    Prompt: anonymous developer seated at ultrawide screen in a dark room, code and Laravel logo glowing on monitors, inking style of a graphic novel, noir tones, bold shadows, Sin City inspired lighting and framing, moody, cinematic

    ChatGPT ile Tasarım, Cursor ile Kodlama

    İlk iş olarak ChatGPT ile uzun bir sohbet ettim:

    • İş modelimi, sipariş tiplerini, stok senaryolarını modül modül anlattım.
    • Modüllerin birbirleriyle nasıl etkileşeceğini, veri tabanı mimarisini planladık.

    Prompt: over-the-shoulder shot of a silhouetted developer having a conversation with an AI interface, database flowcharts on side screen, black and white Sin City aesthetic, bold comic shadows, cinematic composition, graphic novel lighting, moody, digital noir

    ChatGPT bana çok iyi bir veritabanı mimarisi çıkardı. Projeye başladığımda, orijinal kurgudan çok az sapmıştım.

    İlk Geceler: Hız ve Etki

    Selman Kahya’nın videosundan programın adına tekrar bakıp Cursor’u kurdum. Development environment’ı hazırlayıp Laravel’in son sürümünü kurdum. User login, admin rotaları ve kullanıcı yönetimi ekranlarını ilk gece tamamladım.

    Çalışırken klasik editörlerden farklı bir şeyle karşı karşıya olduğumu hemen hissettim. Bir gecede geliştirme ortamını kurup birkaç temel modülü ayağa kaldırmak bana ciddi bir hız kazandırdı. Cursor ile devam etmeye karar verdim.

    Cursor ve Kod Otomasyonu

    İkinci gün YouTube’da “rules” kavramını öğrendim ve hazır rule dosyalarını indirdim, Cursor’u çok daha iyi konfigüre etmeye başladım. Komut hatalarını azalttım, .env dosyası sorunlarını çözdüm.

    Her modül öncesi ChatGPT’ye tam olarak ihtiyacımı anlattım, Cursor’a aktardım ve birkaç dakika içinde hatasız, eksiksiz kod çıktı.

    “Kendime bir kural koydum: En ufak değişiklik bile bir commit olacak.”

    Sonuç: Sıfırdan E-Ticaret Projesi ve Cursor’un Getirdikleri

    Projeye genellikle saat 21:00 civarında başlayıp 02:00–03:00 aralığına kadar çalışıyordum. Elimi ya hiç koda sürmüyordum, ya da çok basit değişikleri hızlıca yapmak için kod yazıyordum. Onun dışında sadece neyin yanlış gittiğini Cursor’a anlatıyordum ve benim saatlerce uğraşacağım satır satır kodları bir kaç dakika içinde daha sonradan aklıma gelecek eksik kısımları da düşünerek yazıyordu. Böylece geceleri mesai sonrası ayırdığım zamanda, yaklaşık bir ayda, frontend ve backend dahil tam teşekküllü bir e-ticaret projesi kurdum. Pazaryeri entegrasyonundan stok güncellemesine, hiçbir detayı atlamadım.

    Kapanış

    Benim için Cursor deneyimi, klasik IDE alışkanlıklarını ve kodla ilişkimi değiştiren hızlı ve verimli bir süreç oldu. AI destekli kodlama, yeni nesil yazılımcılar için standarda dönüşüyor.

  • Stable Diffusion Stil Rehberi

    “Stable Diffusion 1.5 – Cheat Sheet” web sitesi, Stable Diffusion AI aracını kullanan sanatçılar ve yaratıcılar için kapsamlı bir kaynaktır. Çeşitli sanatçıların stillerini Stable Diffusion’ın nasıl yorumladığını gösteren sanatçı esinli stiller üzerine detaylı bir rehber sunar. Ayrıca, resim, çizim, boyama ve dijital sanat gibi sanat medya istemleri örnekleriyle birlikte görüntü metadata’sını kontrol etme işlevselliği sağlar. Site, AI kullanarak sanat keşfetmek ve yaratmak isteyenler için pratik tavsiyeler ve sanatsal ilham sağlayarak değerli bir araçtır.

    Daha fazla bilgi için web sitesini ziyaret edebilirsiniz: Stable Diffusion 1.5 – Cheat Sheet.

  • Apple’dan VR ve AR’nin Mükemmel Dansı: Vision Pro

    Apple’dan VR ve AR’nin Mükemmel Dansı: Vision Pro

    Dün akşam Türkiye saati ile 8’de bende ekran karşısına geçtim ve merakla bu gözlüğü beklemeye başladım. Değerlendirmemi kısa başlıklar ile yapmayı uygun buldum.

    Fiyat

    Öncelikle belirtmeliyim ki cihazın fiyatı hiç de iç açıcı değil. 3500 dolarlık etiketi ile gözlerimi kamaştırdı. Bu fiyat 2000 dolar seviyesi altına inmedikçe, Apple’ın bu cihazla kitlesel bir dönüşüm yaratması pek mümkün görünmüyor. Benim düşünceme göre, Apple bu durumun farkında ve ilerleyen dönemde segmentasyona gidecektir.

    Hem AR hem VR

    Cihazın bana göre en etkileyici özelliği, hem artırılmış gerçeklik (AR) hem de sanal gerçeklik (VR) özelliklerine sahip olması. Elbette, piyasada dış dünyayı görmemizi sağlayan birçok cihaz bulunuyor, fakat Apple Vision Pro’da bu özellik saatlerden alışık olduğumuz Digital Crown donanımı ile inanılmaz pratik bir hale getirilmiş. Cihazın bu yönünü en güçlü noktalarından biri olarak görüyorum.

    Rahatlık

    Rahatlık konusu, bu tip cihazların başarısı için en belirleyici unsur. Half-Life Alyx oynarken, bunu kafamdan çıkarmak istiyorum diye sessiz çığlıklar attığımı hala unutamadım. Apple’ın bu konuda ne kadar başarılı olduğunu zaman gösterecek.

    Cihazın bataryasının gözlükten ayrı olarak cebe taşınmış olması ilginç bir detay. Bu, kullanım rahatlığı konusunda büyük bir fark yaratabilir, ancak bu durumu gerçekten deneyimlemeden kesin bir yorum yapmak zor.

    Bir Oyun Cihazı Değil

    Apple bu cihazı bir oyun cihazı olarak pazarlamıyor, bunun yerine daha çok üretkenlik ve tüketim cihazı olarak konumlandırıyor. Microsoft da bu yaklaşımı benimsemişti. Amerikan Ordusuna yaptıkları gözlükler geliştirme aşamasında test eden askerler tarafından “bu gözlük bizi öldürür.” şeklinde eleştirilmişti. İş dünyasında da bir kaç demo dışında bir gerçek hayat kullanım senaryosu görmedik. Apple Developer ekosistemi güçlü bir firma, başarı şansı rakiplerinden yüksek.

    Göz ile Kontrol

    Apple Vision Pro’nun belki de en etkileyici yanı, gözle kontrol edilebiliyor olması. Kontrolcü gibi bir aksesuara ihtiyaç duymadan, tamamen içgüdüsel bir şekilde cihazı yönetebiliyorsunuz. Eğer Apple, bu teknolojiyi masaüstü bilgisayarlarımıza da getirebilir bir yol bulursa, bu kesinlikle para harcamaya değer bir özellik olur. Muhtemelen ürün satılmaya başladığında oyunlar için 3. parti kontrolcüler gibi ürünler de piyasaya çıkacaktır. Ancak yalın hali ile bir kontrolcüye ihtiyaç duymaması bence bir artıdır.

    Tasarım ve Donanım

    Ürüne bakınca, Apple’ın ürünü olduğu hemen belli oluyor. Bu ürünün doğabilmesi için gerekli inovasyonların hepsi daha önce apple tarafından parça parça yapılmış ve bu cihazda hepsi bir bütün olmuş gibi. Çok şık bir tasarım. M2 çipi ile arayüzde de rakiplerinin çok üzerinde bir performans bekliyorum.

    Takvim

    Vision Pro’yu önümüzdeki yıl Amerika’da görmeye başlayacağız. Apple, alım gücü yüksek olan ülkelere öncelik vererek ürünün pazarlanması konusunda stratejik bir yaklaşım benimsemiş gibi görünüyor.

    Apple’ın bu cihazın gelişim donanım sürecini tamamladığını görüyoruz. Erken lansman yapılmasının ana nedenini cihazı geliştiricilere tanıtmak olduğunu düşünüyorum. Eğer Apple’ın dediği gibi bu, gerçek bir devrim olacaksa, bu devrimin sadece Apple yazılımları ile olmayacağı kesin. Dolayısıyla, geliştiricilerin şimdiden fikir geliştirmeye ve uygulama yapmaya başlaması gerekiyor.

    Sonuç olarak, Apple Vision Pro’nun geleceğe dair birçok sinyal verdiğini söyleyebilirim. Bu cihaz, bana göre yeni bir dönemin kapılarını aralıyor. Ancak bu kapının tamamen açılması için hem rahat bir cihaz olması hem de fiyatının düşmesi gerekiyor.

  • Yenilginin Ardından: Artık Kendi Hikayemle Baş Başayım

    Yine bir seçim bitti. Bu seferki daha zordu, daha acıydı. Çirkindi, hatta yalanlarla doluydu. Kaybettik. Bu sözcüğü tüm çıplaklığıyla kabullenmek gerek: Kaybettik.

    Birçok kişi gibi ben de ne yapacağımızı, nasıl yeni bir yol çizeceğimizi düşünmeye başladım. Siyasete ayırdığım sürenin, içimde ne kadar yer kapladığının farkına varmam için belki de bu kayba ihtiyacım vardı.

    Bir partili değilim, siyasetçi de değilim, Cumhurbaşkanlığına aday olmayacağım. Peki neden bir Ankara gazetecisi gibi siyaseti takip ediyorum? Son 5 yılda siyasete ayıracağım zamanı sanat tarihine ayırsaydım çok farklı bir noktada olabilirdim.

    Kendimi kandırmayacağım. Siyaseti takip etmek, dizi izlemekten farklı değil. Ne yazık ki, bunu kabullenmek zor. Kendi hayatım üzerinde söz sahibi olacağım konulara daha fazla odaklanmam gerektiğini biliyorum. İçimdeki ses bunu söylüyor.

    Yılanın derisini değiştirdiği gibi, eski kafamı geride bırakıyorum. İnsanlara dair tüm kırgınlıklarımı, öfkemi, yargılarımı bırakıyorum. Vatana millete hayırlı olsun seçim sonuçları. Kazananları tebrik ediyorum. Kaybedenlere de kolaylıklar diliyorum.

    Siyaseti bırakarak yeni bir sayfa açıyorum hayatımda. Tüm siyasi içerikli tweetleri engelleyecek, kendi kişisel alanımı açacağım. İşlerime daha çok zaman ayıracağım, aksattığım hobilerime ve arkadaşlarıma yer vereceğim. Kendimi keşfedeceğim. Kendime neyin iyi geldiğini, neyin kötü olduğunu anlamaya çalışacağım.

    Toplumsal bir kurtuluş olmadığı artık gözler önünde. Artık bireysel hikayelerin peşinden gitme vakti. Çünkü belki de bu, en gerçek, en samimi özgürlük… Kendi hikayeni kendin yazmak. İşte ben de bunu yapacağım. Kendi hikayeme odaklanma vakti.

  • Ubuntu Bluetooth Yeniden Bağlantı Sorunu Çözümü

    Mac ve Ubuntu laptopları aynı anda kullanıyorum. İki bilgisayar arasında kolay geçiş yapabilmek için Logitech’in MX serisi klavye ve mouse kullanıyorum. Ancak zaman zaman MacOS tarafından Ubuntu’ya geçerken geçiş gerçekleşmiyor. Bluetooth’u yeniden başlatmak gerekiyor ancak arayüz kullanarak yeniden başlatamıyorsunuz çünkü Settings çöküyor. Bilgisayarı yeniden başlattığınızda çözüm oluyor ancak her seferinde bilgisayarı yeniden başlatmak istemiyorsunuz.

    Bu sorunu çözmek için bir script paylaşıyorum. sudo olarak çalıştırmanız yeterli. Şahsen ben bt kısa yolu ile .bashrc içerisine de kısa yol oluşturdum. İş akışımda rahatlama sağladı.

    Script’e aşağıdan ulaşabilirsiniz.

    A solution for Ubuntu Bluetooth Connectivity Issues.

    I use Mac and Ubuntu laptops at the same time. To easily switch between the two computers, I use Logitech’s MX series keyboard and mouse. However, sometimes the transition does not occur when switching from MacOS to Ubuntu. Bluetooth needs to be restarted, but you can’t restart it using the interface because Settings crashes. Restarting the computer solves the problem, but you don’t want to restart the computer every time.

    To solve this problem, I’m sharing a script. It’s enough to run it with sudo. Personally, I created a alias in .bashrc with the name ‘bt’. I also saved it as an executable shell file on my desktop. It provided significant relief in my workflow.

    You can find the script above.

  • Stable Diffusion Yer İmleri

    1 – https://openart.ai/

    Prompt yazarken daha iyi görseller oluşturmak için fikirler alabileceğiniz bir internet sitesidir. Eski Google çalışanları tarafından kurulmuştur. Sürekli olarak evrimleşmektedir.

    2 – https://civitai.com/

    Civitai, AI görsel oluşturma kaynaklarını paylaşmayı ve keşfetmeyi kolaylaştıran bir platformdur. Kullanıcılar kendi verileriyle eğittikleri özel modelleri yükleyip paylaşabilir veya diğer kullanıcılar tarafından oluşturulan modelleri göz atıp indirebilirler. Bu modeller daha sonra AI sanat yazılımıyla benzersiz sanat eserleri oluşturmak için kullanılabilir.

    Peki, “Model” ne demek? Basitçe söylemek gerekirse, bir “model”, belirli bir tarzda sanat veya medya üretmek için eğitilmiş makine öğrenimi algoritması veya algoritmalar kümesine atıfta bulunur. Bu, görsel, müzik, video veya diğer tür medyaları içerebilir.

    Sanat üretmek için bir model oluşturmak istendiğinde, öncelikle istenen tarzda örneklerin bulunduğu bir veri kümesi toplanır ve modele eğitim için kullanılır. Model, eğitim sırasında örneklerden öğrendiği özellikler ve desenlerle yeni sanat eserleri üretebilir.

    3 – https://huggingface.co/

    Açık kaynak (OS) kod ve teknolojilere dayalı ML modelleri oluşturmak, eğitmek ve dağıtmak için kullanıcılara araçlar sağlar. Veri bilimcileri, araştırmacılar ve ML mühendislerinin geniş bir topluluğunun bir araya gelip fikir alışverişinde bulunabileceği, destek alabileceği ve açık kaynak projelere katkıda bulunabileceği bir yer. 🔥 Topluluk aracılığıyla yapay zeka geliştirme amacıyla bir topluluk merkezi sunar. Burası, herkesin modelleri ve veri kümelerini paylaşabileceği ve keşfedebileceği merkezi bir yerdir. En büyük model ve veri kümesi koleksiyonuna sahip bir yer haline gelmeyi amaçlayarak yapay zekayı herkes için demokratikleştirmeyi hedeflemektedir.

  • Yeni Arkadaşınız: Midjourney

    Bir potansiyel görüyorum. Eğer kartlar doğru oynanırsa, oyunun kuralları değişecek gibi gözüküyor. Bahsedeceğim yeni düzenin gerçekleşmesini sağlayacak inovasyonlar paralel şekilde gelişmeye devam ediyor. Ve bugün bu inovasyonlardan kıymetli bir tanesi olan Midjourney’i ele alacağız.

    shaman, realistic style –beta

    Son yıllarda Media-on-demand kavramıyla tanıştık. Artık izlemek istediğimiz içerikler için beklemek zorunda değiliz. Onları anlık olarak seçebiliyor ve kendi programımıza göre içerik tüketebiliyoruz. Şimdilerde SocialMedia-on-demand dönemi başlıyormuş gibi gözüküyor. Algoritmalar bize uygun içerikleri doğru sıralamak için teknolojinin tüm nimetlerinden faydalanıyorlar ancak tıkandıkları bir nokta var. Bizim tüketmek istediğimiz şeyi tam olarak bilseler bile ellerinde o içerik yoksa ona muadil bir şey sunmak zorundalar.

    shaman, picasso style

    Ancak şimdi tam olarak görmek istediğimiz şeyi bizim için üreten bir yapay zeka ile karşı karşıyayız. Midjourney. Henüz emekleme aşamasında, sizi çok iyi anlıyor ancak istediğinizi vermesi 30-40 saniye kadar sürüyor. Bir kaç geliştirme derken istediğiniz görsele ulaşmanız ortalama 5 dakika sürüyor. Bu süreç şu an için yeni olduğu için keyifle geçiyor ve sunulan güzel deneyimin bir parçası gibi. Ancak bir süre sonra bu sürenin neredeyse anlık olacağını görmek için kahin olmak gerekmiyor.

    shaman, disney style

    Şu anda görmek istediğiniz şeyleri yaratma konusunda oldukça iyi olduğunu söyleyebilirim. Bir süre sonra istediğimizi bilmediğimiz şeyleri de hazırlayıp bize sunmaya başlayacaktır. Sonrasında bu görüntülerin gif formatına veya 10-12 saniyelik videolara dönüşme ihtimali oldukça yüksek. Kocaman bir TikTok hayal edin, görmek istediğiniz şeyi biliyor ve size teslim ediyor. Bu ürün Google’ın internet dünyada yapmış olduğu devrimi, sosyal medya dünyasına getiriyormuş gibi gözüküyor.

    shaman, disney style

    30 yıl içerisinde bizi tanıyan algoritmaların bize özel ürettiği bilgisayar oyunlarını, videoları ve filmleri tüketeceğimiz bir çok düşünür tarafından ifade ediliyor. Belki de bu içerikler bugün olduğu şekliyle ekranlar vasıtası ile tüketilmeyecek.

    shaman, graffiti style

    Neuralink tarafındaki gelişmeleri merakla takip ediyorum. Bilimi kullanarak o kadar fazla konuyu anladık ve ürünleştirdik ki, artık üzerine yeterince zaman ve kaynak ayırdığımız her problemi çözebilirmişiz gibi bir illüzyon yaşıyoruz. Eğer bu illüzyon doğru ise, 20 yıl içerisinde bir çağın kapanıp yeni bir çağın açılışına hep birlikte şahitlik edeceğiz.

  • Certbot www sorunu çözümü

    Certbot ile internet siteniz example.com olarak cevap veriyor ancak www.example.com olarak sertifika hatası veriyorsa bunun çözümü oldukça basit.

    Öncelikle sorunun tespiti için aşağıdaki komutu çalıştırın.

    certbot certificates
    Code language: Shell Session (shell)

    Karşınıza aşağıdaki gibi bir çıktı gelecek.

    Found the following certs: Certificate Name: example.com Domains: example.com Expiry Date: 2022-05-02 18:16:59+00:00 (VALID: 88 days) Certificate Path: /etc/letsencrypt/live/example.com/fullchain.pem Private Key Path: /etc/letsencrypt/live/example.com/privkey.pem
    Code language: Shell Session (shell)

    Burada 3. satırda yer alan Domains: kısmında yer alan şekliyle olan siteniz çalışıyor ve diğer alternatif (bu örnekte www.example.com) çalışmıyor. Şimdi bu sertifikaya www alternatifini de ekleyeceğiz.

    sudo certbot certonly --cert-name example.com -d example.com,www.example.com
    Code language: Shell Session (shell)

    Şimdi size hangi yöntem ile yapacağını soracak.

    How would you like to authenticate with the ACME CA? - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - 1: Apache Web Server plugin (apache) 2: Spin up a temporary webserver (standalone) 3: Place files in webroot directory (webroot) - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
    Code language: Shell Session (shell)

    Ben Apache sunucunda olduğum için 1 numarayı seçtim. Son olarak Apache servisini yeniden başlatalım

    sudo service apache2 restart
    Code language: Shell Session (shell)
  • Arama Motorlarının İnternet Deneyimine Etkisi

    Arama Motorlarının İnternet Deneyimine Etkisi

    İnternet hiç durmadan evrimleşiyor. Arama motorları internet evrimi konusunda regülatör haline geldiler. Arama motorunda hangi sırada çıkacağınız o kadar önemli bir hale geldi ki, internet siteleri Google sıralamasında önemi olmasa sayfasına eklemeyeceği metin ve içerikleri sayfalarına ekliyor. Ve normalde yüksek çözünürlüklü olarak sunmak istediği görselleri düşük çözünürlükte müşterilerine sunuyor.

    İnternetin ilk dönemlerinde firmalar internet siteleri ile baştan aşağı bir deneyim tasarlıyor ve akılda kalıcı olmak için büyük ajanslara yüksek bütçeli kreatif işler yaptırıyorlardı. O zamanlar bir internet sitesi sadece tasarım ve sunduğu deneyim nedeniyle viral hale gelebiliyordu. Bu tarz yaklaşımlar artık deneysellikten öteye gitmiyor. İnternet sitesinin içerisinde bir küçük link veya sosyal medyada yapılan bir oylama kampanyasının sayfası bu şekilde kreatif hazırlanırken, ana siteler hep Google’ın seveceği formatta.

    Google’ın çalışması için bir çok veri merkezi gerekiyor Google’ın veri merkezleri bu şekilde gözüküyor.

    İş Google’a yaranmak olunca Google’a benzemeniz gerekiyor. Google benzemesi zor bir yapıda. Dünya’nın en karmaşık yazılım ve bilgisayar sistemini bir tanesini tek bir input ile kullanmanızı sağlıyor. İnternet üzerinde sizi ve siteleri izliyor ve sonuçları size özel olarak sıralıyor ve bu model üzerinden para kazanıyor.

    Google uzun zamandır sonuçları getirmenin ne kadar sürdüğünü kullanıcılarına sunuyor. Hızlı olmakla gurur duyuyor.

    Google bugünlere hızlı olduğu için geldi, en başından beri size hızlı bir şekilde sonuçları getiriyor ve hızlı bir şekilde gitmeniz gereken yere gönderiyordu. Google son yaptığı güncellemeler ile internet sitesinin hızının sıralamasında olan etkisini oldukça önemli hale getirdi ve tüm internet siteleri daha hızlı hale gelmek için yazılımlarını güncellediler.

    Google hızlında yanında tasarımda sadeliği ve işlevselliği seviyor. Ve internet sitelerinde gereksiz animasyonlar, aşırılıklar istemiyor. Bunun bir sonucu olarak tüm sitelerde benzer üst menüler, hamburger menüler ve breadcrumb menüleri ile karşı karşıyayız.

    Öyle ki bugün arayüz tasarımcılığından bahsedebilir miyiz bilmiyorum. Çünkü bir e-ticaret sitesi yapıyorsanız neyin nerede ve ne formatta durması gerektiği zaten belli. Bunları bir font ve renk seçerek sunuyorsunuz daha sonra yaptığınız A/B testleri ile kullanıcı sizin yerinize kararları veriyor ve size sadece uygulamak kalıyor. Bu kadar kural ve kanunları belli bir yerde ne kadar tasarım yapabilirsiniz?

    Focus on the user and all else will follow.

    Google Design

    Google Design sayfası kullanıcı deneyimi konusunda uygulayabileceğiniz pratiklerin öğretildiği bir sayfa. Eğer göz atarsanız günlük hayatta ziyaret ettiğiniz sitelerin nasıl gözükeceği konusunda ne kadar söz sahibi olduklarını görebilirsiniz. Google kendisini internet deneyimini tasarlama konusunda bir otorite olarak konumlandırmış ve bunu başarmış durumda. Bir taraftan standartlaşma güzel olsa da diğer taraftan neler kaybediyoruz diye düşünmeden edemiyorum.

    Mesela arama motorları karşısında ayakta kalamayan dizincilik sistemi yeni şeyler keşfetmek için güzel bir yöntemdi. Şimdi sadece aradığımız şeylerle ilgili yeni içeriklerle karşılaşıyoruz. Ve arama yapmak internet üzerindeki ana kullanım yöntemi haline gelmiş durumda. Oysa ki insanların interneti deneyimleme şekli ne kadar da inavasyona açık ve devasa bir sektör.

  • Değişen Milli Piyango Logusu

    Bugün yenilenen Milli Piyango internet sitesine girdiğimde logonun revizyona uğradığını fark ettim. Orjinali Cumhuriyet tarihinin ilk grafik tasarımcısı olarak nitelendirilen İhap Hulusi Görey tarafından tasarlanmış olan ve içerisinde MP harflerini gizleyen logonun Twitter’ın yaptığı revizyona benzer bir şekilde sağ tarafının yukarı kaldırıldığını ve formunun, içindeki gizli MP harflerini yok edecek şekilde değiştirildiğini gördüm.

    Ben öğrenciyken orijinal logonun kim tarafından tasarlandığı bir genel kültür sorusuydu. Kökleri bu kadar eskiye uzanan bir kurumun kurumsal kimliğinin Cumhuriyet tarihindeki önemli bir sanatçı tarafından tasarlanmış olması çok değerliydi. Kim neden böyle bir karar vermiş, ne zaman değişmiş, yeni logoyu kim tasarlamış, yarışma mı açılmış hiç bir bilgi bulamadım. Logo korunmalıydı.